Türkiye’nin daimi gündem konularından olan döviz, yeni bir ekonomik sisteme geçişin ardından zirvedeki yerini korudu. Dolar ve Euro birimlerinde rekora koşulan bu süreç halkın büyük çoğunluğu için panik yaratırken, bir kısmı için ise kayda değer bulunmamıştır.
Her ne kadar çok farklı görüşler olsa da, gözle görülür biçimde ekonomik dalgalanmalar yaşanmış, temel gıda maddelerinin satın alınması bile güçleşmiştir.
Dövizdeki Dalgalanmalar Vatandaşta Nasıl Karşılık Bulacak?
Ekonomik dalgalanmayı fırsat bilen, Dolar – TL kurundan doğrudan etkilenmeyen esnafların dahil zaman zaman etiket fiyatlarına yansıttıkları usulsüz artış, orta ve düşük gelirli vatandaşları zor durumda bırakmıştır ve bırakmaya devam etmektedir.
Olumsuz yanlarından etkilenen çoğunluk haricînde, süreçten yarar elde edenlerin de olduğunu unutmamak gerekir. Döviz kurundaki negatif hareketlilik, yatırımcının cebine çok büyük getiriler sağlamıştır. Ve bu işlerden hiç anlamayan, yatırım tecrübesi bulunmayan kesime de bir çağrı niteliği oluşturmuştur.
Türkiye’de Halkın Dövize Bakış Açısı Nasıl?
Önceleri yatırım denildiğinde, halkın aklına çoğunlukla altın gelmekte ve kötü günlerin kurtarıcısı olarak görülmekte idi. Öyle ki dilimizde “en azından kolunda bir altın bileziğin olsun” ve benzeri kalıp cümlelere de sıkça rastlanmaktadır.
Okuryazarlık ve eğitimli birey sayısının artması ile birlikte bu kalıp büyük ölçüde kırılmıştır. İnsanların hem ülke hem de dünya ekonomisine dair güncel bilgilere kolaylıkla ulaştığı televizyon programları ve gelişimini hızla sürdüren sosyal medyanın bu konudaki etkisinin devasa boyutlarda olduğunu belirtmek gerekir.
Özellikle gençlerin yakından takip ettikleri dolara talep fazlası ile arttı. Dolar artış yaşadıkça yatırımcının sağladığı kâr da artarak devam etmekte iken yeni ekonomik modelin ardından tüm zamanların en ani artışı yaşanmıştır.
Erken davranan kesim yüksek kazançlar elde ettiğinden ve yükselişin devam edeceğini öngören ekonomistlerin yorumlarından etkilenenler, yüksek de olsa dövize yatırımda bulunmuştur. Ve halkın gözünde döviz, bu dönemde büyük önem kazanmıştır.
Ayrıca vatandaşın aslında çok uzun yıllardan bu yana yurt dışında- özellikle Almanya- yaşam sürdüren tanıdıklarına da daima zengin gözüyle bakması ve kendilerinin buna cesaret edememesi nedeniyle onları saygıdeğer bulma alışkanlığı olduğunu da unutmamak gerekir. Bu da eskilerden gelen bir yatırımcılığı tetikliyor demek yanlış olmayacaktır.
Nitekim gurbetçilerin görüşleri de bundan pek farklı değildir. Kendileri de Türkiye’ye ziyaretlere geldiklerinde yanlarında mutlaka çeşitli hediyeleri, ihtiyaç olabilecek gereçleri getirmeyi alışkanlık edinmiştir. “Gurbetçi” kavramını en yaygın kullanan ülkelerden olmamız, bu nedenle tesadüf değildir.
Vatandaşın dövize cesaret edememesinin nedeni ise şaşırtıcı değildir. Vatandaşın eskilerden bu yana dövize ilgili olduğunu fakat yeterince bilgi sahibi olunmadığı için yatırımdan çekindiği, sonraları ülkeler arası etkileşimde ve sosyal medya aracılığı ile sağlanan güven nedeniyle tedirginliğini attığı açıklanabilmektedir. Halkın ve yatırımcının eski gözdesi altın, hâlâ değerli olmasına rağmen eskisi kadar alternatif görülmediği de gözlemlenmektedir.
Türkiye’nin geleceğini oluşturacak olan Z kuşağı, her ne kadar tabuları yıkan bir özellik gösterse de döviz konusundaki geleneksellikten payını almıştır. Gençlerin çoğu en ufak birikimlerini dahi yatırıma çevirerek pahalı yaşam şartlarından daha az etkilenmeyi hatta ne yazık ki sürekli değer kazanan dolar ve euro nedeniyle yurt dışında yaşamayı, hedefleri arasına eklemiştir.
Gençler arasında giderek yaygınlaşan “Türkiye’de doktor olacağıma, Amerika’da garson olurum” ve benzeri söylemler bu acı gerçeği açıklar niteliktedir.
Dövizdeki Dalgalanmalar Vatandaşta Nasıl Karşılık Bulacak?
İlk ‘yeni model’ açıklamasının ardından görülen dramatik artış, yatırımcısına büyük sevinç, kararsız kesime ise cesaret kazandırarak yüksekten de olsa döviz almaya yönlendirmiştir.
Doların 18 TL gibi oldukça yüksek hatta dışa bağımlı bir ülke olan ülkemiz açısından sarsıcı bir konuma gelmesi, işçi kesim başta olmak üzere birçok kademeden insanı zor durumda bırakarak önceleri öfkeye neden olsa da ekonomistlerin döviz hakkındaki iddialı söylemleri zamanla bu öfkeyi dindirerek geçinebilmek için bu yatırımların gerekli olduğunu empoze eden bir hava yaratmıştır ve yaratmaktadır.
Böylelikle en karşıt denilebilecek insanlar bile çareyi yatırımda bulmuştur. Zamanla artışlar, halk gözünde normalleşmiştir.
Durum böyle iken Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirilen iddialı açıklamaların ardından halk için yeni bir dönem başlamıştır ya da eskiye dönüş de denilebilir. Doların 20 hatta 30 TL’leri aşacağını sıklıkla belirten bazı ekonomistler sebebiyle yüksek olmasına rağmen dolara yatırım yapan vatandaş, doların 18 TL’lerden bir anda çok fazla değer kaybetmesi nedeniyle dövize olan güvenini kaybetmiş, güven kaybetmekle kalmamış maddi açıdan da sıkıntılı bir döneme girmiştir.
Özellikle doların ve euro’nun azalıp etiket fiyatlarının değişmemesi, yatırımcının stres altında kalmasına sebep olmaktadır. Bu fark edilmiş olacak ki, siyasiler tarafından da esnaflara ve zincir marketlere etiket fiyatlarında indirim çağrısında bulunulmaktadır.
Özetle, Türk insanının en başlarda altın dışında hiçbir yatırımı güvenli görmeyen tavırları, yerini sonradan cesarete bırakmıştır. Fakat bilinçsizce yapılan yatırımlar ya da öngörülemeyen ani düşüşler, vatandaşı iki temel zarara uğratarak geleneksel bakışa geri dönme yolunu açmıştır. Önümüzdeki dönemde bunun tekilerini göreceğiz.
- Türkiye’nin büyük oranda dışa bağımlı bir ülke olması, üretebileceği halde tarıma güven sağlanamadığı için ya da tarım ile uğraşacak potansiyelli bireylere yeterince önem verilmediği ve toplum gözünde geri görüldüğü için gıda ihtiyacını; coğrafi nedenlerden kaynaklı enerji ihtiyacını, savunma sanayiinde yerli parçalar dışında önemli bir miktarda gerçekleştirilen ihracatları ve daha sayısız ihracat döviz üzerinden gerçekleştirildiğinden günlük hayat pahalılaşmıştır.
Kâr bekleyen vatandaş, hem parasını kaybederek hem de ülkedeki ciddi zamlar nedeniyle baskı altında hissederek, döviz konusunu bir süre rafa kaldıracaktır denilebilir.
- Günlük hayatın pahalı hâle gelmesinin yanı sıra, zaten önceleri de çok ucuz olmayan şartlardan dolayı yatırım yoluna giren vatandaş, hayatı kolaylaştırıp sırtındaki yükü alacağını umduğu durumun bir anda kendi açısından negatif seyir alması ile elinde bulunan miktarın çoğunu da kaybetmeye yaklaşmıştır.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, vatandaşın bir süre daha dövize güvenmeyeceğini, yatırımını konut ya da yerli para birimimizde tutacağını söyleyebiliriz.
Bir Cevap Yaz